Abesiyet söz konusu ise, o işten imtina etmek en akılcı bir davranıştır.
O yönde harcanacak zamanın bile, öbür dünyada müşteki sıfatında davacı olacağı düşüncesi garip olarak telakki edilmesin.
Mantığın işlevi dokusunda aksamalara yol açan bu durum,doğal akışa da bir engeli tezahür ettirir.Kişinin kendine olan en büyük kötülüğü’dür bence…
Bu noktada olacak olan, Şeytani ve nefsani tüm hissiyâttın vücut bulabileceği,bunun sonucunda menfi üniformalar da resmiyet statüsünde hareketlilik elde edeceğidir.
Örneğin, evde veya başka bir mekanda,oturup;bir kitap, gazete dergi vs okuna’mıyorsa, üsteki konuyla ilişkin bir pozisyon mevcut demektir.
“Zaman nakit’tir”Atasözüne istinaden; anların israf akışında heba etmenin ne öznel;nede nesnel hiç bir yararı yoktur.
Oysa organizmanın dinamizm’den; aklın bilgiden nemâlandığı bilinmeyen bir öğreti değildir.
Bugün dünyaya çekidüzen veren , Allah’ın; insanlara verdiği bu meziyet kazanımlarıdır.İşte bizi diğer canlılardan ayıran;eşref-i mahluk tahtına oturtan bu özelliklerdir.
Gerçi diğer mahlukkattında bu harreketlilikten nasiplendiği söylenebilinirsede, bunun İlahi bir güç dahilinde tamamen içgüdüsel; ama aklî olma’yışıyla alakalıdır.Burada asıl olan,akıl kontrolündeki hareketliliğin evren sahasında kabul görmesiyle ilgili geçerliliğidir.Kısaca beşeri atılım’ların müspet yansımaları, bu iki kavram üzerinde cereyan etmektedir.
Burada anlaşılacağı üzere; abesiyet çukurunda;bu iki kavramın yok olmasına yol açmaya çalışmak insanoğluna yakışır bir mizaç değil.